Elifîn Yeri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Arz-ı Hal

Aşağa gitmek

Arz-ı Hal Empty Arz-ı Hal

Mesaj tarafından akın_33 Paz Şub. 22, 2009 1:01 am

Gördüm, Hızır'dı gelen... Beceriksiz bir şairin kalemine gözlerini bırakıp giden... Ve gönlümün en ücra yerine yüzündeki yıldızların o pak haritasını çizen...

Ey cılız suların sessizliğine sızıyı içiren divane! Uyan! Uyan ki; yakıyor zamanı avuçlarında gök. Bir fecrikâzibin sadık takipçisi aydınlık, çatlaklarından sızıyor fikrimin. Eylül mü vuruyor canlarımıza? Canlarımızın buğusuna adını yazan şehadet parmağımla dokunuyorum kadim hakikatlere... Sözde özneyim, özde boş beşikte muamma...

Gördüm, Hızır'dı gelen... Gördüm ve çatallaşan yüreğimin sırma saçlarını ellerimle ördüm. Gün eksilmez; eskiyen ömür… Ömrüm düştü kör kuyusuna deli zamanın… Dilime bir tutam zehir çaldılar, ... Şimdi dön, rengi semaya çalan tarafına yüzümün, söyle! Şu âlemin kanatları mı varmış? Hani kırılmış, gümüş uçlarını değdirirken sulara; bir kepezin dibine bir mücrimin alın yazısı kazınmış...

Doğum sancılarında ölümün adımlarını sayan pervane! Bu yangın yeri, bu cenk meydanı, bu kanayan şiirler bizden mi? Bizden mi sokaklarımızı arşınlayan mankurtlar? Zincirleri bizden mi?

Şirazesini yıldırımlar yalıyor dizelerin. Bunca kaçak şair, mısraların arkasında saklanıyor. Yaşlı keşişin büyülü gelinliği Aslı'nın sırtında tutuşup Keremleri yakıyor. Biliyorum, yalancı değil şehir masalcıları… Efsane söyleyen mecnunlar, kalemime el öptürüyor... Denizin tuzuna bulanıyorum, göğün kurşundan kucağında. Bir varmış bir yokmuş... Zümrüd-ü Anka, küllerine batıyor asiler yurdunun. Tren rayları, gönül istasyonu istikametinde uzuyor.

Issız göllerin yetim çocukları susuyor. Güvercin, dudağındaki damlayla şimdi yetimleri suluyor. İbrahim'in duasından tutuyor bir yanım, Yusuf’un kuyusuna takılıyor. Kenan ilinde kanlı gömleğim, nefsime afili yalanlar düzüyor.

Ben gördüm, Hızır'dı gelen... Bereket eliyle ruhuma dokundu. Doğuyor bahtımın kör yıldızları. Her türlü imladan münezzeh bir sergüzeşt bu… Kararan aynada aydınlık bir gölge… Gölgeler içinde bir tuhaf gerçek bu… Sinemde sihir midir, büyü müdür?! İnliyor gülüşler nakış nakış... Namımızın dermanı yok… Neylesin "ney"imiz sazlıklardan savrulmuş bir garip kamış!..

Ağla kuşcağız! Melalim büyüsün! Ağla da bulutlar hicap etsin, toprak yeşile yürüsün...

Çünkü gördüm, Hızır'dı gelen! Öyle ya umudumuz olmasa; avuçlarımızın kirine pasına inat, bu rahmet renklerinin harmanı neden? Nereden bu akşamsefaları? Kalp ülkesinin sızısına gülümseyen bu melek nereden?

Hüznümüze çarpan taşlar kanıyor. Ah gece!.. Çilenin rahmine düşen, dört tarafı deniz bir nutfe, aklını çeliyor dünyanın. Şakaklarımda atan bir niyazla, dört başı mamur bir medeniyetin kapısının tokmağına dokunuyorum. Açılıverse seccademin yünden perdesi... Ahım şu tozlu raflarda yitip kuruyuverse...

Ümidimin şah damarı bileklerimde atıyor… Meryem'in kucağında İsa kulağıma sırrını fısıldıyor aynaların… Aynaların arkasında biriken geç kalmış baharların...

Dinle Yusufçuk! Bu derin şarkının güftesi delip geçecek yaralarımızdan, gözlerimizden bülbüller ab-ı hayat içecek… Yakındır dünyanın bamteline gülümseyecek bir bebek…

Gördüm Hızır'dı gelen! Anadolu'nun parça parça sinesine rahmet kanatlarını geriyor gibi İsrafil!.. Katran karası hatıralarımızın vefasından nefes alamayan ruhlarımız… Yakındır üç sur sesiyle dirilecek...

Ayaklarımızın altında titriyor mahşer…

Asırlardır varlığımızı çürüten bu dilemmayı eritecek bir tek isim…

Arşın direklerini tutan adını gördüm…

Sultan’ım...

Gördüm, Hızır’dı gelen…

Beceriksiz bir şairin kalemine gözlerini bırakıp giden...

Ve gönlümün en ücra yerine yüzündeki yıldızların o pak haritasını çizen...

Hızır’dı gelen...


akın_33
Deneyimli üye
Deneyimli üye

Erkek
Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 27/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz